Hayatımız Yalan Olmuş
İnsanların ekseriyeti, dozunda bir övgüye bayılır ama düşük dozda bir eleştiriye bile dayanamaz. ‘Dost acı söyler, Kusurlarınızı erken söyleyen dostlar edinin,’ gibi, güzel sözlerimiz olsa da, ‘Kabahat samur kürkü olsa kimse giymezmiş,’ sözüne uygun davranırlar.
Çoğu insan, övülmeye, beğenilmeye, sevilmeye adeta muhtaç. Bu muhtaçlık, onları ‘aferin delisi,’ haline getirmiş. Koşullu sevgiyle büyüyenler, sevilmenin bir bedeli olduğunu öğrenmişler. Böyle insanlar, bir başkasının kendisini, sadece insan olduğu için, seveceğine inanmıyor. Buradan yola çıkarak, başkalarının sevgisini kazanmak için, bedeli peşin ödüyor. Örneğin; hoş göremeyeceği şeyi hoş görüyor, içinden gelmese bile fedakarlık yapıyor, kendinden istenmediği halde herkese yardıma koşuyor, iyilik etmek için çırpınıyor.
Bütün bunları, başkaları kendisini sevsin, diye yapıyor ama insan kendine kör olduğundan yaptığını doğal sanıyor. Ancak başkaları aynı kendi gibi davrandığında onların gizli amacını derhal fark ediyor. O zaman, ‘İnsanlar sahte davranıyor,’ diye üzülüyor.
İnsanın kendine kör oluşunu, şu hikaye güzel anlatıyor: Bir adam doksan dokuzuncu yaşını kutluyormuş Bunu öğrenen genç gazeteci, röportaj için gitmiş. İhtiyar, gazetecinin sorularını bir bir yanıtlamış. Güzel bir söyleşi olmuş. Gazeteci, ayrılmak için müsaade istemiş ve ihtiyara elini uzatırken; “İnşallah seneye de görüşürüz, yüz yaşını kutlarken yine burada olmayı umuyorum,” demiş. İhtiyar, “Umarım görüşürüz delikanlı. Bence görüşmememiz için bir neden yok çünkü sen oldukça sağlıklı görünüyorsun,” demiş.
Bazıları için de, sevilme ihtiyacını karşılamanın bir başka yolu, ihtiyaç duyulacak bir konuma gelmektir. Anne olmak, baba olmak, eş olmak bu talebi karşılamanın en muhkem yoludur. Bir hanım doğum yaptığında sadece bebek doğmaz. Aynı anda bir anne ve bir baba doğar. Her şeyiyle annesine muhtaç bir bebek, anneye aradığı tatmini fazlasıyla verir. Baba olmak, evladı için çalışıp çabalamak, adamın hayatına bir anlam katar.
Hayatına anlam katmak da, sevilme ihtiyacını karşılamak içindir. Evet, bunlar kişinin hayatına anlam katıyor gibi görünür. Gerçekte bunların bir avunmadan ibaret olduğunu insanlar er ya da geç anlarlar. Hoş anlamadan bu dünyada göçüp giden de vardır ama onlar da gayet güzel oyalanmış olurlar. O bakımdan, sevmek de yalan, sevilmekte de yalan.
İnsanların sevilme ihtiyacının farkına varan iş bilirler işlerini gördürmek için, başkalarına bonkörce iltifat, aşırı dozda övgü sunarlar. Bazıları, övgünün aşırı olduğunu, yalan olduğunu bilseler bile, bundan hoşlanırlar ve kendinden isteneni seve seve verirler. Yani sevilme ihtiyacını karşılamak için yalandan dahi medet umarlar.
Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com
Yazımızı beğendiyseniz paylaşım butonlarını kullanarak sosyal medyada paylaşıp daha fazla kişiye ulaştırmanızı rica ederiz. Bizi Twitter üzerinden @kanguruhaber hesabından, Instagram üzerinden @kanguruhaber hesabından da takip edebilirsiniz.
Yorum yapmak, eklemek ya da düzeltmek için aşağıdaki yorum kısmını kullanabilirsiniz.