27 Mart Dünya Tiyatro Gününü Kutlamak
Tiyatro ilk Türk boyları ile başladığı serüveni, Osmanlı İmparatorluğu döneminde azınlıkların gölgesinde devam ettirmiş, Cumhuriyet ile birlikte hem kendi kültürlerini, hem de Doğu ile Batı’nın kültürlerini harmanlayarak ortaya bir Geleneksel Türk Tiyatrosu çıkarılmış ve bazı bozulmalar, tartışmalar, anlaşmazlıklarla bu güne kadar gelmiştir.
Bugünün şartları içinde sınırlı bir tiyatro hayatı devam ederken, toplum hiçbir zaman tiyatroyu bir meslek olarak kabul etmemiş, tiyatroya gönül veren gençler, aileleri tarafından aç kalmakla ve sürünmekle korkutulmuştur. Her şeye rağmen bir meslek sahibi olduktan sonra tiyatro oyunculuğuna heves edilmesi salık verilmiştir.
Bununla birlikte toplumda hangi kesime sorulsa, tiyatroyu çok sevdiklerini, her zaman gitmeye çalıştıklarını ama yaşam şartlarının artık pek müsaade etmediğini söyleyerek yakınmaktadırlar. Sahnede canlı olarak bir oyun seyretmenin hazzını keyifle anlattıkları halde, hep kaçamak yollarla tiyatrodan uzak durmakta olduklarını görebilirsiniz.
Bir başka önemli nokta da hem tiyatro oyuncularının aç kaldığından, şartlarının çok kötü olduğundan, sefilliklerinden söz ederlerken, hem de bir tiyatro oyununa bilet satın almak yerine araya tanıdıkları sokarak davetiye bulmak ve oyunu bedavaya getirmek derdindedirler.
Sevgili seyircilerimiz, dostlarımız ve mesleğe yeni başlayan kardeşlerimiz;
Bizler tiyatro oyuncusuyuz. Oyunculuk bizim mesleğimiz. Uğruna hastalandığımız, aç kaldığımız, ev bulamayıp parklarda yattığımız, turnelerde paralarımız ödenmediğinde zor şartlarda yaşadığımız doğrudur. Çok sıkıntılı ve sancılı bir mesleğe sahip olduğumuz konusunda çok haklısınız.
Ama biz tiyatro oyuncuları, sahnelediğimiz oyunla derdimizi anlatmanın gururunu, duygularımızı sahnede ifade etmenin hazzını ve oyunun sonunda siz seyircilerimizin alkışlarıyla beslenmeyi seçerek dünyanın en mutlu insanları olduk. Bizim için maddiyat daima ikinci planda oldu. Eğer oyunlarımızdan kazandığımız para evimizin kirasını ödediyse, bir sonraki oyunumuza küçük de olsa destek olabildiyse, işte o zaman dünyalar bizim oldu.
Eğer devlet ya da şehir tiyatrosunda (kurum tiyatroları) değilsek, küçük bütçeli özel tiyatroda oyunlar oynuyorsak, o gün biletlerin satılması sadece ve sadece tiyatromuzun yaşaması, ayakta kalması için önemli. Unutmayın ki satılan her bilet o tiyatronun faydasınadır.
Bizlerin en önemli besini seyircilerimizin oyunlarda salonları doldurması ve beğendiklerinde alkışlarıyla ödüllendirmesidir. Seyircilerimize derdimizi anlatabilmek, onlara yeni ufuklar açabilmek bizim yegâne mutluluğumuzdur.
Düşük bütçeli özel tiyatro ekiplerindeki arkadaşlarımızdan oyun için davetiye istemek yerine oyunlarına bilet alarak destek olalım. Ekonomik olarak ayakta durma mücadelesi veren tiyatrolar yaşadığı sürece tiyatroyu yaşatabiliriz. Günlük harcama limitlerimiz fast food, ithal sigaralar ve çok özel akıllı cep telefonları ile belirlenmişken, tiyatroya ödeyeceğiniz meblağlar emin olun ki sizi sarsmaz. Aksine, tekrar seyretmek istediğinizde bir o tiyatroyu yerinde bulabilmek için mutlaka bilet satın almanız önemlidir.
Ayrıca diğer sosyal mecralarda özel tiyatro sahibi ya da oyuncusu olan dostlarımızın oyunlarını sık sık paylaşalım. Yediğimiz yemekleri, gezdiğimiz yerleri paylaşmanın keyfini yaşayıp tadını çıkartırken, aynı coşkuyu, ruhumuzu doyuran tiyatro oyunlarını seyrettiğinizde de hissederek paylaşımda bulunalım. Bugün birçok özel tiyatro reklam bütçesi oluşturamadığı için ancak sosyal medya yardımı ile oyunlarını tanıtabilmektedir. Bir klavyenin tuşları kadar yakınımızda olan bu desteği özel tiyatrolardan esirgemeyelim.
Bu karanlık günlerimizde, memleketin her yanında patlayan bombalar, ölen, yaralanan insanlarımız varken, çaresizce evimizde oturmak ve hayata küsmek yerine, aydınlığı bize sağlayan, kültür seviyemizi yükselterek, olaylara her açıdan bakabilen toplumlar olabilmemize basamak olan tiyatronun yaşaması için hep beraber mücadele edelim.
Eğer karanlığa ışık olacak tek ilaç sanat ise, o zaman bizim karanlığı, kötülüğü, terörü isteyenler gibi davranmamız doğru olmayacaktır. Düşünen, araştıran, karşı çıkan bir toplum olma yolunda tiyatronun misyonu çok fazladır. Bir mum ışığı bile en büyük karanlıkları aydınlatır.
Bana değer vererek dünya tiyatro gününde bu satırları yazmam için, tiyatro aşkıyla bana sunan kanguruhaber.com ve kulecanbazi.com sitelerine de ayrıca çok teşekkür ederim.
Bütün tiyatroları ve oyuncu dostlarımı, meslektaşlarımı, velinimetimiz olan seyircilerimizi sevgi ile kucaklıyorum.
27 Mart Dünya Tiyatro Gününüz kutlu olsun…
Cüneyt İngiz
Tiyatro Oyuncusu – Seslendirme Sanatçısı
Yazımızı beğendiyseniz paylaşım butonlarını kullanarak sosyal medyada paylaşıp daha fazla kişiye ulaştırmanızı rica ederiz. Bizi Twitter üzerinden @kanguruhaber hesabından, Instagram üzerinden @kanguruhaber hesabından da takip edebilirsiniz.
Yorum yapmak, eklemek ya da düzeltmek için aşağıdaki yorum kısmını kullanabilirsiniz.